Hipertansiyon, halk arasında yüksek tansiyon olarak da bilinen, kan basıncının anormal derecede yüksek olması durumudur. Kronik bir sağlık sorunu olarak tanımlanan hipertansiyon, dünya çapında milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir durumdur. Bu rahatsızlık, kalp, damar, beyin ve diğer hayati organlara zarar verebilir ve ciddi sağlık problemlerine yol açabilir. Hipertansiyonun geçici bir hastalık olup olmadığı konusu, hastalığın doğası ve yönetimi ile yakından ilgilidir.

Hipertansiyon genellikle iki ana kategoriye ayrılır: Birincil (esansiyel) hipertansiyon ve ikincil hipertansiyon. Birincil hipertansiyon, spesifik bir nedeni olmayan ve genellikle genetik faktörler, yaşam tarzı ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonu sonucu gelişen türdür. İkincil hipertansiyon ise başka bir sağlık sorununun sonucu olarak ortaya çıkar. Bu tür, genellikle altta yatan neden tedavi edildiğinde düzeltilebilir.

Hipertansiyonun "geçici" bir hastalık olarak nitelendirilmesi genellikle uygun değildir, çünkü birçok durumda kronik bir durumdur ve ömür boyu yönetilmesi gerekebilir. Ancak, bazı durumlarda, özellikle ikincil hipertansiyonun altında yatan neden tedavi edildiğinde veya yaşam tarzı değişiklikleriyle kan basıncı normale döndürülebildiğinde, hipertansiyonun etkileri geçici olabilir. Yüksek tansiyonun neden olduğu hasar genellikle geri döndürülemez olsa da, uygun tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleri ile kontrol altına alınabilir ve ilerlemesi yavaşlatılabilir.

Önemli olan, hipertansiyonun erken teşhis edilmesi ve etkili bir şekilde yönetilmesidir. Düzenli tansiyon ölçümü, sağlıklı bir diyet, düzenli egzersiz, sigara ve alkol tüketiminin azaltılması, stres yönetimi ve gerekirse ilaç tedavisi, hipertansiyonun yönetiminde kilit rol oynar. Hipertansiyonu olan bireyler, doktorlarıyla yakın işbirliği içinde olmalı ve tedavi planlarına sıkı sıkıya uymalıdırlar.