• İNME HASTASININ ACİL SERVİS YÖNETİMİ KONU ÖZETİ
    İnme, beyin dokusunun dolaşım bozukluğu sonucu hasar görmesiyle ortaya çıkan ciddi bir tıbbi durumdur. İşte inme hastasının acil servis yönetimi hakkında bir konu özeti:

    Tanım:

    İnme, beyin dokusuna kan akışının ani bir kesilmesi veya beyin dokusunu besleyen bir arterin tıkanması sonucu meydana gelen hasardır.
    İnme, iskemik inme ve hemorajik inme olmak üzere iki ana tipte görülür.
    Epidemiyoloji ve Risk Faktörleri:

    İnme, dünya çapında önde gelen ölüm nedenlerinden biridir ve yaşam boyu herkesin risk altında olduğu bir durumdur.
    Risk faktörleri arasında hipertansiyon, diyabet, atriyal fibrilasyon, sigara içme, obezite, yüksek kolesterol, hareketsiz yaşam tarzı ve ailesel öykü bulunur.
    Klinik Bulgular:

    İnme klinik bulguları, hastanın hasar gören beyin bölgesine ve inmenin tipine bağlı olarak değişir.
    Yaygın semptomlar arasında ani başlayan yüz, kol veya bacak felci veya zayıflığı, konuşma bozukluğu, görme kaybı, baş dönmesi, denge kaybı ve ani şiddetli baş ağrısı bulunabilir.
    Tanı:

    İnme tanısı, hastanın klinik öyküsü, fizik muayene bulguları ve görüntüleme testleri (örneğin, beyin tomografisi veya manyetik rezonans görüntüleme) kullanılarak konur.
    Tanı, hastanın semptomlarının başladığı andan itibaren en kısa sürede konulmalıdır, çünkü zamanında tedavi, sonuçları önemli ölçüde etkileyebilir.
    Tedavi:

    İskemik inme tedavisinde, hastanın acil servise kabulünden itibaren mümkün olan en kısa sürede intravenöz trombolitik tedavi (örneğin, doku plazminojen aktivatörü - tPA) başlanmalıdır.
    Hemorajik inme tedavisinde, kan basıncının kontrolü, intrakraniyal kanama izlemi ve cerrahi müdahale gerekebilir.
    İnme rehabilitasyonu, hastanın fiziksel, duygusal ve bilişsel işlevlerinin yeniden kazanılmasına yardımcı olmak için önemlidir.
    İzlem ve Rehabilitasyon:

    İnme hastaları, tedavi sonrası izleme ve rehabilitasyon programına dahil edilmelidir.
    İnme rehabilitasyon programları, hastanın yaşam kalitesini artırmaya, bağımsızlığını yeniden kazanmasına ve fonksiyonel bağımsızlığını iyileştirmeye yönelik fizik tedavi, konuşma terapisi, iş terapisi ve psikososyal destek içerebilir.
    İnme, acil servislerde acil müdahale gerektiren ciddi bir tıbbi durumdur. İnme hastalarının hızlı tanı, erken tedavi ve etkili rehabilitasyon ile yönetilmesi, hastaların yaşam kalitesini artırabilir ve morbidite ile mortaliteyi azaltabilir. Bu nedenle, inme tanı ve tedavi protokolleri acil servislerde büyük öneme sahiptir.
    İNME HASTASININ ACİL SERVİS YÖNETİMİ KONU ÖZETİ İnme, beyin dokusunun dolaşım bozukluğu sonucu hasar görmesiyle ortaya çıkan ciddi bir tıbbi durumdur. İşte inme hastasının acil servis yönetimi hakkında bir konu özeti: Tanım: İnme, beyin dokusuna kan akışının ani bir kesilmesi veya beyin dokusunu besleyen bir arterin tıkanması sonucu meydana gelen hasardır. İnme, iskemik inme ve hemorajik inme olmak üzere iki ana tipte görülür. Epidemiyoloji ve Risk Faktörleri: İnme, dünya çapında önde gelen ölüm nedenlerinden biridir ve yaşam boyu herkesin risk altında olduğu bir durumdur. Risk faktörleri arasında hipertansiyon, diyabet, atriyal fibrilasyon, sigara içme, obezite, yüksek kolesterol, hareketsiz yaşam tarzı ve ailesel öykü bulunur. Klinik Bulgular: İnme klinik bulguları, hastanın hasar gören beyin bölgesine ve inmenin tipine bağlı olarak değişir. Yaygın semptomlar arasında ani başlayan yüz, kol veya bacak felci veya zayıflığı, konuşma bozukluğu, görme kaybı, baş dönmesi, denge kaybı ve ani şiddetli baş ağrısı bulunabilir. Tanı: İnme tanısı, hastanın klinik öyküsü, fizik muayene bulguları ve görüntüleme testleri (örneğin, beyin tomografisi veya manyetik rezonans görüntüleme) kullanılarak konur. Tanı, hastanın semptomlarının başladığı andan itibaren en kısa sürede konulmalıdır, çünkü zamanında tedavi, sonuçları önemli ölçüde etkileyebilir. Tedavi: İskemik inme tedavisinde, hastanın acil servise kabulünden itibaren mümkün olan en kısa sürede intravenöz trombolitik tedavi (örneğin, doku plazminojen aktivatörü - tPA) başlanmalıdır. Hemorajik inme tedavisinde, kan basıncının kontrolü, intrakraniyal kanama izlemi ve cerrahi müdahale gerekebilir. İnme rehabilitasyonu, hastanın fiziksel, duygusal ve bilişsel işlevlerinin yeniden kazanılmasına yardımcı olmak için önemlidir. İzlem ve Rehabilitasyon: İnme hastaları, tedavi sonrası izleme ve rehabilitasyon programına dahil edilmelidir. İnme rehabilitasyon programları, hastanın yaşam kalitesini artırmaya, bağımsızlığını yeniden kazanmasına ve fonksiyonel bağımsızlığını iyileştirmeye yönelik fizik tedavi, konuşma terapisi, iş terapisi ve psikososyal destek içerebilir. İnme, acil servislerde acil müdahale gerektiren ciddi bir tıbbi durumdur. İnme hastalarının hızlı tanı, erken tedavi ve etkili rehabilitasyon ile yönetilmesi, hastaların yaşam kalitesini artırabilir ve morbidite ile mortaliteyi azaltabilir. Bu nedenle, inme tanı ve tedavi protokolleri acil servislerde büyük öneme sahiptir.
    ·12514 Görüntülenme
  • RENAL KOLİK KONU ÖZETİ
    Renal kolik, böbrek taşı nedeniyle oluşan ani ve şiddetli böbrek ağrısıdır. İşte renal kolik hakkında bir konu özeti:

    Tanım:

    Renal kolik, böbreklerde veya üreterlerde oluşan taşların hareketi nedeniyle oluşan ani ve şiddetli ağrıdır.
    Bu ağrı, genellikle taşın üreter boyunca ilerlerken meydana gelir ve hasta tarafından "bıçak gibi" veya "sırttan karına doğru yayılan" olarak tarif edilebilir.
    Epidemiyoloji ve Risk Faktörleri:

    Renal kolik, her yaşta ve her cinsiyette görülebilir, ancak 30-60 yaş arasındaki bireylerde daha sık görülür.
    Risk faktörleri arasında ailesel öykü, yetersiz sıvı alımı, yüksek tuz tüketimi, obezite, bazı tıbbi durumlar (örneğin, hiperparatiroidizm) ve bazı ilaçların kullanımı bulunur.
    Klinik Bulgular:

    Renal kolik, belirgin ağrı ile karakterizedir ve tipik olarak sırtta veya yanlarda başlar ve karın alt kısmına, genital bölgeye veya kasıklara yayılabilir.
    Diğer semptomlar arasında bulantı, kusma, idrar yolu semptomları (sık idrara çıkma, yanma hissi), terleme ve huzursuzluk bulunabilir.
    Tanı:

    Tanı, tipik semptomlar ve fizik muayene bulgularına dayanır, ancak kesin tanı için görüntüleme yöntemleri gereklidir.
    Renal ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi (BT) ve intravenöz ürografi gibi görüntüleme yöntemleri sıkça kullanılır.
    Tedavi:

    Akut atak sırasında tedavi, ağrının kontrol altına alınması ve taşın geçişi için destek sağlanmasını içerir.
    Nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAID'ler) veya opioid ağrı kesiciler sıklıkla kullanılır. Ayrıca antiemetikler de bulantı ve kusmayı kontrol etmek için verilebilir.
    İdrar akışını artırmak için bol sıvı alımı önerilir ve hastanın hareket etmesi teşvik edilir.
    Taşın boyutu, konumu ve hastanın klinik durumu gibi faktörlere bağlı olarak, taşın çıkarılması için endoskopik veya cerrahi müdahale gerekebilir.
    İzlem:

    Renal kolik ataklarının ardından, hastaların izlenmesi ve tedavinin etkinliğinin değerlendirilmesi önemlidir.
    Taşın çıkarılması veya kırılması sonrası, taş oluşumunu önlemek için yaşam tarzı değişiklikleri (sıvı alımının artırılması, diyet değişiklikleri) ve gerekirse farmakolojik tedaviler önerilebilir.
    Renal kolik, acil tıbbi müdahale gerektiren ciddi bir durumdur ve doğru tanı, etkili ağrı yönetimi ve uygun tedavi ile yönetilmelidir. Ayrıca, tekrarlayan atakları önlemek için hastaların izlenmesi ve gerekirse önleyici önlemlerin alınması önemlidir.
    RENAL KOLİK KONU ÖZETİ Renal kolik, böbrek taşı nedeniyle oluşan ani ve şiddetli böbrek ağrısıdır. İşte renal kolik hakkında bir konu özeti: Tanım: Renal kolik, böbreklerde veya üreterlerde oluşan taşların hareketi nedeniyle oluşan ani ve şiddetli ağrıdır. Bu ağrı, genellikle taşın üreter boyunca ilerlerken meydana gelir ve hasta tarafından "bıçak gibi" veya "sırttan karına doğru yayılan" olarak tarif edilebilir. Epidemiyoloji ve Risk Faktörleri: Renal kolik, her yaşta ve her cinsiyette görülebilir, ancak 30-60 yaş arasındaki bireylerde daha sık görülür. Risk faktörleri arasında ailesel öykü, yetersiz sıvı alımı, yüksek tuz tüketimi, obezite, bazı tıbbi durumlar (örneğin, hiperparatiroidizm) ve bazı ilaçların kullanımı bulunur. Klinik Bulgular: Renal kolik, belirgin ağrı ile karakterizedir ve tipik olarak sırtta veya yanlarda başlar ve karın alt kısmına, genital bölgeye veya kasıklara yayılabilir. Diğer semptomlar arasında bulantı, kusma, idrar yolu semptomları (sık idrara çıkma, yanma hissi), terleme ve huzursuzluk bulunabilir. Tanı: Tanı, tipik semptomlar ve fizik muayene bulgularına dayanır, ancak kesin tanı için görüntüleme yöntemleri gereklidir. Renal ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi (BT) ve intravenöz ürografi gibi görüntüleme yöntemleri sıkça kullanılır. Tedavi: Akut atak sırasında tedavi, ağrının kontrol altına alınması ve taşın geçişi için destek sağlanmasını içerir. Nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAID'ler) veya opioid ağrı kesiciler sıklıkla kullanılır. Ayrıca antiemetikler de bulantı ve kusmayı kontrol etmek için verilebilir. İdrar akışını artırmak için bol sıvı alımı önerilir ve hastanın hareket etmesi teşvik edilir. Taşın boyutu, konumu ve hastanın klinik durumu gibi faktörlere bağlı olarak, taşın çıkarılması için endoskopik veya cerrahi müdahale gerekebilir. İzlem: Renal kolik ataklarının ardından, hastaların izlenmesi ve tedavinin etkinliğinin değerlendirilmesi önemlidir. Taşın çıkarılması veya kırılması sonrası, taş oluşumunu önlemek için yaşam tarzı değişiklikleri (sıvı alımının artırılması, diyet değişiklikleri) ve gerekirse farmakolojik tedaviler önerilebilir. Renal kolik, acil tıbbi müdahale gerektiren ciddi bir durumdur ve doğru tanı, etkili ağrı yönetimi ve uygun tedavi ile yönetilmelidir. Ayrıca, tekrarlayan atakları önlemek için hastaların izlenmesi ve gerekirse önleyici önlemlerin alınması önemlidir.
    ·11165 Görüntülenme
  • PULMONER EMBOLİ KONU ÖZETİ(REVİZE)
    Pulmoner emboli (PE), akciğer arterlerinin bir veya daha fazlasının kan pıhtısı tarafından tıkanmasıdır. Bu durum, genellikle derin venöz tromboz (DVT) gibi bir alt ekstremite veninden kopan bir pıhtının akciğerlere ulaşması sonucunda oluşur. Pulmoner emboli, akut ve potansiyel olarak yaşamı tehdit eden bir durumdur ve hızlı tanı ve tedavi gerektirir.

    Epidemiyoloji ve Risk Faktörleri:

    Pulmoner emboli sıklığı, yaşa, cinsiyete, tıbbi öyküye ve mevcut risk faktörlerine bağlı olarak değişebilir.
    DVT öyküsü, cerrahi müdahale, kanser, immobilizasyon, sigara içme, obezite, gebelik ve hormonal tedaviler gibi birçok risk faktörü PE gelişimini artırabilir.
    Klinik Bulgular:

    PE, belirgin semptomlarla ortaya çıkabilir veya sessiz olabilir.
    Semptomlar arasında ani başlayan nefes darlığı, göğüs ağrısı, öksürük (bazen kanlı), çarpıntı, hızlı kalp atışı ve terleme bulunur.
    Fizik muayenede taşikardi, solunum hızında artış, ateş, bacakta şişlik ve ödem gibi bulgular ortaya çıkabilir.
    Tanı Yöntemleri:

    PE'nin tanısı genellikle klinik değerlendirme, görüntüleme yöntemleri ve laboratuvar testleri kullanılarak konur.
    Göğüs bilgisayarlı tomografi (BT) anjiyografi, PE tanısında altın standart görüntüleme yöntemidir.
    D-dimer testi, PE şüphesi olan hastalarda kullanılabilir, ancak yalnızca düşük veya orta pretest olasılığına sahip hastalarda anlamlıdır.
    Tedavi:

    PE tedavisi, hemodinamik duruma, PE şiddetine ve hastanın klinik durumuna bağlı olarak değişir.
    Antikoagülasyon tedavisi, akut PE'nin birincil tedavisidir. Heparin veya düşük moleküler ağırlıklı heparin (LMWH) genellikle ilk tercih edilen ajanlardır.
    Yüksek riskli veya instabil hastalarda trombolitik tedavi veya cerrahi embolektomi gibi agresif müdahaleler gerekebilir.
    Hasta stabilize olduktan sonra, oral antikoagülanlar (warfarin, direkt oral antikoagülanlar) ile devam eden uzun süreli tedaviye geçilir.
    Prognoz ve İzlem:

    Erken tanı ve uygun tedavi ile PE'nin prognozu genellikle iyidir.
    Ancak, geç tanı veya tedavi edilmemiş PE ciddi komplikasyonlara, ölümcül sonuçlara veya tekrarlayan PE ataklarına neden olabilir.
    Tedavi sonrası izlem, hastanın antikoagülan tedavisi altındaki durumunu değerlendirmeyi ve tekrarlayan tromboembolik olay riskini belirlemeyi içerir.
    Pulmoner emboli, erken tanı ve etkili tedavi ile yönetilebilen, ancak ciddi komplikasyonlara neden olabilen potansiyel olarak yaşamı tehdit eden bir durumdur. Bu nedenle, risk faktörleri ve semptomlar hakkında farkındalık yaratmak, erken tanı ve uygun tedavi için önemlidir.
    PULMONER EMBOLİ KONU ÖZETİ(REVİZE) Pulmoner emboli (PE), akciğer arterlerinin bir veya daha fazlasının kan pıhtısı tarafından tıkanmasıdır. Bu durum, genellikle derin venöz tromboz (DVT) gibi bir alt ekstremite veninden kopan bir pıhtının akciğerlere ulaşması sonucunda oluşur. Pulmoner emboli, akut ve potansiyel olarak yaşamı tehdit eden bir durumdur ve hızlı tanı ve tedavi gerektirir. Epidemiyoloji ve Risk Faktörleri: Pulmoner emboli sıklığı, yaşa, cinsiyete, tıbbi öyküye ve mevcut risk faktörlerine bağlı olarak değişebilir. DVT öyküsü, cerrahi müdahale, kanser, immobilizasyon, sigara içme, obezite, gebelik ve hormonal tedaviler gibi birçok risk faktörü PE gelişimini artırabilir. Klinik Bulgular: PE, belirgin semptomlarla ortaya çıkabilir veya sessiz olabilir. Semptomlar arasında ani başlayan nefes darlığı, göğüs ağrısı, öksürük (bazen kanlı), çarpıntı, hızlı kalp atışı ve terleme bulunur. Fizik muayenede taşikardi, solunum hızında artış, ateş, bacakta şişlik ve ödem gibi bulgular ortaya çıkabilir. Tanı Yöntemleri: PE'nin tanısı genellikle klinik değerlendirme, görüntüleme yöntemleri ve laboratuvar testleri kullanılarak konur. Göğüs bilgisayarlı tomografi (BT) anjiyografi, PE tanısında altın standart görüntüleme yöntemidir. D-dimer testi, PE şüphesi olan hastalarda kullanılabilir, ancak yalnızca düşük veya orta pretest olasılığına sahip hastalarda anlamlıdır. Tedavi: PE tedavisi, hemodinamik duruma, PE şiddetine ve hastanın klinik durumuna bağlı olarak değişir. Antikoagülasyon tedavisi, akut PE'nin birincil tedavisidir. Heparin veya düşük moleküler ağırlıklı heparin (LMWH) genellikle ilk tercih edilen ajanlardır. Yüksek riskli veya instabil hastalarda trombolitik tedavi veya cerrahi embolektomi gibi agresif müdahaleler gerekebilir. Hasta stabilize olduktan sonra, oral antikoagülanlar (warfarin, direkt oral antikoagülanlar) ile devam eden uzun süreli tedaviye geçilir. Prognoz ve İzlem: Erken tanı ve uygun tedavi ile PE'nin prognozu genellikle iyidir. Ancak, geç tanı veya tedavi edilmemiş PE ciddi komplikasyonlara, ölümcül sonuçlara veya tekrarlayan PE ataklarına neden olabilir. Tedavi sonrası izlem, hastanın antikoagülan tedavisi altındaki durumunu değerlendirmeyi ve tekrarlayan tromboembolik olay riskini belirlemeyi içerir. Pulmoner emboli, erken tanı ve etkili tedavi ile yönetilebilen, ancak ciddi komplikasyonlara neden olabilen potansiyel olarak yaşamı tehdit eden bir durumdur. Bu nedenle, risk faktörleri ve semptomlar hakkında farkındalık yaratmak, erken tanı ve uygun tedavi için önemlidir.
    ·11542 Görüntülenme
  • TRANEKSAMİK ASİTİN KULLANIMI VE DOZLARI
    Traneksamik asit, aşırı kanama durumlarını kontrol etmek için kullanılan bir ilaçtır. İşte traneksamik asidin kullanımı ve dozları hakkında genel bilgiler:

    Kullanım Alanları:

    Cerrahi sırasında ve sonrasında aşırı kanama kontrolü.
    Ağır adet kanamalarının tedavisi.
    Diş eti kanamalarının kontrolü.
    Travma sonrası kanama.
    Menorajinin tedavisi.
    Diş hekimliğinde ve ortopedik cerrahide kanama kontrolü.
    Dozlar:

    Cerrahi Sırasında: Genellikle 10-20 mg/kg dozunda intravenöz (IV) olarak uygulanır. Gerekirse, cerrahi müdahaleye başlamadan önce bir yükleme dozu verilebilir ve ardından infüzyon sürdürülebilir.
    Ağır Menorajide: 1.3-1.95 gram (1300-1950 mg) oral dozda, kanama başladığında veya 1-2 gün boyunca saatte bir 3-4 kez alınabilir.
    Diş eti kanamaları: 5 mL traneksamik asit solüsyonu ile gargara yapılabilir.
    Travma sonrası kanama: Genellikle 1 gram oral veya intravenöz dozda kullanılabilir.
    Doz Ayarlaması:

    Hastanın durumuna, ağırlığına, yaşına ve kanama şiddetine bağlı olarak dozlar ayarlanabilir.
    Yetersiz kanama kontrolü veya aşırı kanama riski durumunda, dozlar artırılabilir veya tedavi şekli değiştirilebilir.
    Kullanım Süresi:

    Traneksamik asit, tipik olarak kanama kontrolünü sağladıktan sonra 3-4 saatte bir veya gerektiğinde kullanılır.
    Uzun süreli kullanım veya tekrarlayan dozlar gerektiren durumlarda, doktorun önerdiği şekilde devam edilmelidir.
    Kontrendikasyonlar ve Uyarılar:

    Aktif tromboembolik hastalık geçmişi olan kişilerde kullanılmamalıdır.
    Aşırı duyarlılık reaksiyonları olanlarda dikkatli kullanılmalıdır.
    Yüksek riskli tromboembolik durumlar ve venöz tromboemboli geçmişi olan kişilerde dikkatle değerlendirilmelidir.
    Traneksamik asit kullanımı, hastanın durumuna ve kullanım alanına bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu nedenle, dozlar ve kullanım şekli, bir sağlık uzmanı tarafından belirlenmeli ve yönlendirilmelidir. Ayrıca, herhangi bir ilaç kullanmadan önce, hastaların doktorlarına danışmaları önemlidir.
    TRANEKSAMİK ASİTİN KULLANIMI VE DOZLARI Traneksamik asit, aşırı kanama durumlarını kontrol etmek için kullanılan bir ilaçtır. İşte traneksamik asidin kullanımı ve dozları hakkında genel bilgiler: Kullanım Alanları: Cerrahi sırasında ve sonrasında aşırı kanama kontrolü. Ağır adet kanamalarının tedavisi. Diş eti kanamalarının kontrolü. Travma sonrası kanama. Menorajinin tedavisi. Diş hekimliğinde ve ortopedik cerrahide kanama kontrolü. Dozlar: Cerrahi Sırasında: Genellikle 10-20 mg/kg dozunda intravenöz (IV) olarak uygulanır. Gerekirse, cerrahi müdahaleye başlamadan önce bir yükleme dozu verilebilir ve ardından infüzyon sürdürülebilir. Ağır Menorajide: 1.3-1.95 gram (1300-1950 mg) oral dozda, kanama başladığında veya 1-2 gün boyunca saatte bir 3-4 kez alınabilir. Diş eti kanamaları: 5 mL traneksamik asit solüsyonu ile gargara yapılabilir. Travma sonrası kanama: Genellikle 1 gram oral veya intravenöz dozda kullanılabilir. Doz Ayarlaması: Hastanın durumuna, ağırlığına, yaşına ve kanama şiddetine bağlı olarak dozlar ayarlanabilir. Yetersiz kanama kontrolü veya aşırı kanama riski durumunda, dozlar artırılabilir veya tedavi şekli değiştirilebilir. Kullanım Süresi: Traneksamik asit, tipik olarak kanama kontrolünü sağladıktan sonra 3-4 saatte bir veya gerektiğinde kullanılır. Uzun süreli kullanım veya tekrarlayan dozlar gerektiren durumlarda, doktorun önerdiği şekilde devam edilmelidir. Kontrendikasyonlar ve Uyarılar: Aktif tromboembolik hastalık geçmişi olan kişilerde kullanılmamalıdır. Aşırı duyarlılık reaksiyonları olanlarda dikkatli kullanılmalıdır. Yüksek riskli tromboembolik durumlar ve venöz tromboemboli geçmişi olan kişilerde dikkatle değerlendirilmelidir. Traneksamik asit kullanımı, hastanın durumuna ve kullanım alanına bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu nedenle, dozlar ve kullanım şekli, bir sağlık uzmanı tarafından belirlenmeli ve yönlendirilmelidir. Ayrıca, herhangi bir ilaç kullanmadan önce, hastaların doktorlarına danışmaları önemlidir.
    ·3699 Görüntülenme
  • 15000TRY - 25000TRY / Ay

    Konum

    Ankara

    Tür

    Tam Zamanlı

    Durum

    Açık

    Test Tıp Merkezi olarak, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı arayışındayız. Bu pozisyon, kas-iskelet sistemi hastalıkları ve yaralanmaları konusunda uzmanlaşmış bir profesyoneli bünyemize katmayı amaçlamaktadır.

    Sorumluluklar:

    Ortopedik hastalıkların ve yaralanmaların tanı ve tedavi süreçlerini yönetmek.
    Ameliyat gerektiren durumlarda cerrahi müdahaleleri gerçekleştirmek.
    Travma sonrası yaralanmalarda acil müdahalelerde bulunmak ve tedavi planlamak.
    Protez ve ortez uygulamaları yapmak.
    Rehabilitasyon programları oluşturmak ve izlemek.
    Kas-iskelet sistemi hastalıkları konusunda hastalara ve yakınlarına danışmanlık hizmetleri sunmak.
    Test Tıp Merkezi olarak, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı arayışındayız. Bu pozisyon, kas-iskelet sistemi hastalıkları ve yaralanmaları konusunda uzmanlaşmış bir profesyoneli bünyemize katmayı amaçlamaktadır. Sorumluluklar: Ortopedik hastalıkların ve yaralanmaların tanı ve tedavi süreçlerini yönetmek. Ameliyat gerektiren durumlarda cerrahi müdahaleleri gerçekleştirmek. Travma sonrası yaralanmalarda acil müdahalelerde bulunmak ve tedavi planlamak. Protez ve ortez uygulamaları yapmak. Rehabilitasyon programları oluşturmak ve izlemek. Kas-iskelet sistemi hastalıkları konusunda hastalara ve yakınlarına danışmanlık hizmetleri sunmak.
    ·3798 Görüntülenme
  • 15000TRY - 25000TRY / Ay

    Konum

    İstanbul

    Tür

    Tam Zamanlı

    Durum

    Açık

    Test Tıp Merkezi olarak, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı arıyoruz. Bu pozisyon, kadın sağlığıyla ilgili tanı, tedavi ve danışmanlık hizmetlerini sağlamak üzere uzmanlaşmış bir profesyoneli bünyemize katmayı amaçlamaktadır.

    Sorumluluklar:

    Kadın hastalıkları ve doğum alanında muayene, tanı ve tedavi hizmetleri sunmak.
    Gebelik takibi yapmak ve gebelik sürecini yönetmek.
    Doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrası bakımı sağlamak.
    Jinekolojik muayene, smear testi ve ultrason incelemeleri yapmak.
    Doğum kontrol yöntemleri hakkında danışmanlık vermek ve uygun yöntemi belirlemek.
    Kadın sağlığıyla ilgili sorunlara yönelik cerrahi müdahaleler gerçekleştirmek.
    Test Tıp Merkezi olarak, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı arıyoruz. Bu pozisyon, kadın sağlığıyla ilgili tanı, tedavi ve danışmanlık hizmetlerini sağlamak üzere uzmanlaşmış bir profesyoneli bünyemize katmayı amaçlamaktadır. Sorumluluklar: Kadın hastalıkları ve doğum alanında muayene, tanı ve tedavi hizmetleri sunmak. Gebelik takibi yapmak ve gebelik sürecini yönetmek. Doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrası bakımı sağlamak. Jinekolojik muayene, smear testi ve ultrason incelemeleri yapmak. Doğum kontrol yöntemleri hakkında danışmanlık vermek ve uygun yöntemi belirlemek. Kadın sağlığıyla ilgili sorunlara yönelik cerrahi müdahaleler gerçekleştirmek.
    ·1781 Görüntülenme
  • 15000TRY - 25000TRY / Ay

    Konum

    Ankara

    Tür

    Tam Zamanlı

    Durum

    Açık

    Test Göz Merkezi olarak, Göz Hastalıkları Uzmanı arıyoruz. Bu pozisyon, göz hastalıkları konusunda uzmanlaşmış bir profesyoneli bünyemize katmayı amaçlamaktadır.

    Sorumluluklar:

    Göz hastalıklarının tanı ve tedavisini yapmak.
    Göz muayenesi yapmak ve hastalıkların teşhisini koymak.
    Gerektiğinde cerrahi müdahaleler gerçekleştirmek.
    Göz tansiyonu, katarakt, glokom, retinal hastalıklar gibi çeşitli göz rahatsızlıklarının yönetimini sağlamak.
    Hastaları göz sağlığı konusunda eğitmek ve danışmanlık hizmeti sunmak.
    Son teknoloji göz muayene cihazlarını kullanarak hastalara en iyi hizmeti sunmak.
    Test Göz Merkezi olarak, Göz Hastalıkları Uzmanı arıyoruz. Bu pozisyon, göz hastalıkları konusunda uzmanlaşmış bir profesyoneli bünyemize katmayı amaçlamaktadır. Sorumluluklar: Göz hastalıklarının tanı ve tedavisini yapmak. Göz muayenesi yapmak ve hastalıkların teşhisini koymak. Gerektiğinde cerrahi müdahaleler gerçekleştirmek. Göz tansiyonu, katarakt, glokom, retinal hastalıklar gibi çeşitli göz rahatsızlıklarının yönetimini sağlamak. Hastaları göz sağlığı konusunda eğitmek ve danışmanlık hizmeti sunmak. Son teknoloji göz muayene cihazlarını kullanarak hastalara en iyi hizmeti sunmak.
    ·2062 Görüntülenme
  • 15000TRY - 25000TRY / Saat

    Konum

    İstanbul

    Tür

    Tam Zamanlı

    Durum

    Açık

    Test Tıp Merkezi olarak, Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı arıyoruz. Bu pozisyonda, beyin ve sinir sistemi hastalıklarının cerrahi tedavisi konusunda uzmanlaşmış bir profesyoneli arıyoruz. Ameliyathane ve konsültasyon hizmetlerinde liderlik yapacak ve en üst düzeyde hasta bakımı sağlayacaksınız.

    Sorumluluklar:

    Beyin ve sinir sistemi hastalıklarının cerrahi tedavisi için hasta muayene etmek ve uygun tedavi planlarını oluşturmak.
    Beyin tümörleri, inme, epilepsi, spinal hastalıklar gibi çeşitli nörolojik durumların cerrahi müdahalelerini gerçekleştirmek.
    Cerrahi operasyonlar sırasında ileri teknikler kullanmak ve hasta güvenliğini sağlamak.
    Ameliyathanede cerrahi ekibin liderliğini yapmak ve ekip çalışmasını koordine etmek.
    Cerrahi sonrası bakımın yönetimini yapmak ve hastaların iyileşme sürecini takip etmek.
    Araştırma projelerine katılmak ve akademik çalışmalarda bulunmak.
    Test Tıp Merkezi olarak, Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı arıyoruz. Bu pozisyonda, beyin ve sinir sistemi hastalıklarının cerrahi tedavisi konusunda uzmanlaşmış bir profesyoneli arıyoruz. Ameliyathane ve konsültasyon hizmetlerinde liderlik yapacak ve en üst düzeyde hasta bakımı sağlayacaksınız. Sorumluluklar: Beyin ve sinir sistemi hastalıklarının cerrahi tedavisi için hasta muayene etmek ve uygun tedavi planlarını oluşturmak. Beyin tümörleri, inme, epilepsi, spinal hastalıklar gibi çeşitli nörolojik durumların cerrahi müdahalelerini gerçekleştirmek. Cerrahi operasyonlar sırasında ileri teknikler kullanmak ve hasta güvenliğini sağlamak. Ameliyathanede cerrahi ekibin liderliğini yapmak ve ekip çalışmasını koordine etmek. Cerrahi sonrası bakımın yönetimini yapmak ve hastaların iyileşme sürecini takip etmek. Araştırma projelerine katılmak ve akademik çalışmalarda bulunmak.
    ·4601 Görüntülenme
  • Endometriozis, kadınlarda ağrıya ve kısırlığa neden olabilen yaygın bir durumdur. Tanı ve tedavi süreci zor olabilir, ancak doğru yönetimle semptomlar kontrol altına alınabilir. Kronik ağrıyı yönetmek için yaşam tarzı değişiklikleri, ağrı kesici ilaçlar ve bazen cerrahi müdahale gerekli olabilir. Kadınlar, semptomları ve tedavi seçeneklerini doktorlarıyla açıkça konuşmalıdır. #Endometriozis #KronikAğrı
    Endometriozis, kadınlarda ağrıya ve kısırlığa neden olabilen yaygın bir durumdur. Tanı ve tedavi süreci zor olabilir, ancak doğru yönetimle semptomlar kontrol altına alınabilir. Kronik ağrıyı yönetmek için yaşam tarzı değişiklikleri, ağrı kesici ilaçlar ve bazen cerrahi müdahale gerekli olabilir. Kadınlar, semptomları ve tedavi seçeneklerini doktorlarıyla açıkça konuşmalıdır. #Endometriozis #KronikAğrı
    ·1711 Görüntülenme